Dert de bizim sevinç de

Ayşe Şener

Ayşe Şener

1966 Nisan doğumlu. Bu nedenle her an yeniden yaratılıyormuş hissini hiç üstünden atamıyor. İçinde hep bir dağ, çimen ve kır çiçeği halkı var. Ölüm tarihini kendisi de dahil kimse bilmiyor. Dostları, dost çocukları ve pispasları var. İzmir’de yaşadı. Büyüdü. “Herkesten olabildiğince özgür, Allah’a bağlı bir yaşam” hayalini kaynağı bizzat okuyarak, yazarak, çizerek hayatının gerçeği kılmak istedi. Selçuk Üniv. İlahiyat Fak. ve terkettiği Felsefe Eğitimi olsa da diplomayı hiç sevmedi. Akademik hayatın babadan oğula geleneğini babadan kıza şeklinde bozmamak için, ilk gençliğinden bu yana kendince bir halk hareketine koyuldu. Özellikle İzmir ve Akdeniz olmak kaydıyla Anadolu’nun farklı illerinde ve uzun bir süredir de İstanbul’da farklı sivil toplum kuruluşlarında ve kültür merkezlerinde ANLAM ARAYIŞI adlı periyodik söyleşiler, seminerler verdi/veriyor.

Kudüs Kabe’nin arka taşıdır. Ona yaslanır yönelişimiz. Ona yaslanarak doğrulur kalbimiz.

İyi o zaman. Biz keyfimize bakalım. Kuşlar da filleri yensin. Yine bize düşeni yapmadan mucize kapısında kuyruğa girmişiz anlaşılan. “Evler Allah’ın ve O korur!” diye develerimizin derdine devam edemeyiz. Fakat Allah bizden bekliyor. Bizi bekliyor. Ebabil biz olmalıyız. Çökersek biz çökeceğiz haksızlıkların üstüne… Elbette imanla. Fakat akılla, mantıkla, bilim ve teknolojiyle…Sanatla… Ekonomik güç, savunma sanayimizle. Yüzyıllardır bunları sayıklıyoruz. Neden hala büyüğünden bir sürpriz bekleyen mızmız, ağlak, biraz safa yatmış bir çocuk ruhuna sahip çıkmada ısrarlıyız?…

Kıblenin de iradesi vardır. Anlamı yüklenmiştir. Ona kalbini hakkıyla doğrultmamış olanlara asla yönelmeyecektir. Emekten kaçanlara. Hakkıyla değerlerine yönelmemiş bir insan kıblesini kaybetmiş demektir. Toplum da…

Secdesiz bir alın ufkunu kaybetmiş demektir. Secdesiz alınlar güruhunun ufku Kudüs olamaz!

Asıl kaybetmeye ta oradan başladık. Abdestli bir arınma hareketini ve rükuyu terkettiğimizde, secdesiz kaldığımızda ve kıyamsız. Hayatta, işte güçte anlamlılığı merkezimize almadığımızda, bir kıblesiz gibi davrandığımızda kaybetmeye başladık.

Bize yönelişimizi ver! Bize kalbimizin ilk mihrabını ver. Son mihrabını da. Çünkü Ha kıblesiz, ha kalpsiz, ne farkeder… Kıblesizlik kalpsizlikle eş! Bize kalbimizi geri ver! Affet kalpsizliğimizi…

Varlığı kutsanmış mekânımız…İlk yönelişimiz. İlk kalp ağrımız. İzsiz yolsuzluğumuzun son buluşu Kudüs! İlk yön. Yönelmenin ilk mektebi.

Hilâl bir âsâ… Yüreklerimizde ejderha istidadlı bir imanla…Herkes varlık sahnesine kendini atsın. Elinden gelenini…Bismillah!

….

SEVİNÇ 1

Yaşadığımız topraklarda barış ve huzurun eseri olarak güzel işlere devam ediyoruz. Mesela ressam Mukadder Balakoğlu, ÇİZDİĞİM BOZDUĞUM YAŞADIĞIM İSTANBUL adlı bir resim sergisi ile 18-28 Aralık 2017’ta Taksim’de Atatürk Kitaplığı Sergi Salonunda olacak. Açılış 18 Aralık 2017 saat 17.00. dileyenlerle orada buluşalım. Mukadder Hanım kendi ifadesiyle şöyle diyerek çağırıyor bizi nadide paylaşımına: “İnsan kendini evrenle ilişkilendirirken, yaşadığı diyarla aidiyet duygusunu oluşturur. Her sanat üreticisi de sanatçı kimliğini oluştururken pek çok kaynaktan beslenir. İçindekileri kucaklayan İstanbul kucağında beni de büyüttü ve her zaman etkiledi. Bu özel şehir, her zaman batının da ilgisini çekmiş Doğu ve özellikle İstanbul özellikle ilgi alanı olmuştur. Bu ilgi zamanla oryantalizmin arka planında aşağılamaya varan siyasi içerik kazanmış,. İstanbul herkesi kucaklarken talan edilmiştir.

Kendi resim dilimle İstanbul resimlerimi yaparken, çizgileri, dokuları, renkleri oluştururken, kendi sanat anlayışım ve üslubumla İstanbul kimliğinin birbirini İstanbul gibi kucaklaması temel çabamdı. İstanbul’un kimliğini yansıtmak benim için kendi kimliğim kadar önemliydi. Bu bakış açısı beni kavrama götürdü; Çizdiğim, bozduğum, yaşadığım İstanbul, benim de sayılmaz mıydı? Ziya Osman Saba’nın olduğu kadar.”

SEVİNÇ 2

20 ARALIK’ta (Çarşamba 10.30 )Prof. İhsan Fazlıoğlu hocamızın Hikmet Okulu’na, diğer kıymetli eğitim çalışmalarına ve şahsen yıllardır Anlam Arayışı söyleşilerine ve gençlerle yürüttüğümüz 114Keşif Atölyemize mekan ve imkan olan değerli İSTEV/İlim Sanat Tarih Edebiyat Vakfı’nın kahvaltısı var. Ben öteden beri İstanbul’da sıkça icra edilen nice kahvaltının kaçkını olduğum halde, bu vakıfla olan gönül bağına dostlarımın da eşlik etmesini özellikle rica ediyorum. Kendimizi iyileştirmek ve soyumuzu kırmamak adına önemli eğitim çalışmalarıyla, ilkeliliği, disiplini ve samimiyetiyle var olmuş bu vakfa destek verelim derim efendim.

Bir cevap yazın

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.