Yahudilerin Kutsal Ahit Sandığı Tarsus’ta bulundu mu?

En eski Tevrat nüshası en eski İncil nüshası Türkiye’de. İslam’ın ilk yıllarına ait kutsal emanetler Türkiye’de. Aylardır Tarsus’ta define arandığı iddia edilen ve abartılı polisiye önlemlerle kamuoyunun gözlerinden gizlenen kazıda elde edilen buluntular, Türkiye’nin jeoteolojik konumunu number one yani bir numara yapıyor. Varoluşun ve sonsuz yaşamın sırrı, en temel felsefi ve dini problem ve insanlık tarihi kadar eski. Ancak ilahi dinlerin varoluş ve sonsuz yaşam hakkında bilgiler içeren i ilk nüshaları, sonsuz yaşama ulaşabilmek için sonsuzluk iksirinin peşine düşen Gılgamış destanı kadar geçmişe sahip değil. İbranice ve Aramice kaydedilen ve İlahi dinlerin ilk kaynağı kabul edilen Tevrat’ın (Eski Ahit) en eski nüshasının, M.Ö. 1450 – 425 yılları arasında yazılı metinlere dönüştürüldüğü tahmin ediliyor. Bugün eldeki en eski İbranice metinlerden biri, geçen yüzyılda Mısır’da bulunan, On Buyruk’la Tesniye kitabında geçen İbrani Yasasını içeren nüshadır. (Çıkış 20:2-17 ve Tesniye 6:4-9). Bu nüsha M.S. 220 ve 250 yılları arasında, vuku bulunan “Büyük Eziyet,” sırasında yazılmıştır. Eski Ahit’in en büyük ve en eski nüshasının İngiliz Müzesinde 4445 numarayla kayıtlı ve M.S. 820-850 tarihli “Doğu Nüshası” olduğu sanılıyordu.(1)

Ta ki Adana’da açıldığında boyu 9 metreyi bulan ceylan derisi üzerine yazılmış tarihi Tevrat bulununcaya kadar. Adana Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerinin , iç savaşın sürdüğü Suriye’den yasadışı yollarla tarihi eser sokulduğu bilgisini alarak harekete geçtiğinde, 1900 yıllık olduğu öne sürülen ceylan derisi üzerine yazılmış Tevrat’ın önemi tahmin edilemiyordu. 30 milyon dolara satılmak istenen ve uzunluğu 8 metre 78 santimetre, genişliği 44 santimetre olan ceylan derisi Tevrat, dünyada tek orijinal metindi.(2) 08 Ocak 2013’te Adana’da 1900 yıllık deri üzerine el yazması ‘Tevrat’ ele geçirilmesi Türkiye için çok önemliydi. 1900 yıllık el yazması Tevrat’ın varlığından aynı anda haberdar olan MİT; MOSSAD ve İngiliz Gizli Servisi MI6’dan önce Tevrat’ı ele geçirmek için operasyon düzenledi. Tevrat’ı özellikle İsrail istiyor, karşılığında da büyük bir servet öneriyordu. Tevrat’ta İsrail ve Yahudileri yakından ilgilendiren çok önemli ‘sır’lar vardı. Bu müthiş gelişmeler MİT tarafından anında Başbakan Erdoğan’a bildirilince, Ankara’dan Tevrat’ın gizlice Ankara’ya getirilmesi talimatı verildi. Adana’daki Tevrat operasyonu sonrasında bilgilendirilen Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ilk işi, Yahudilik uzmanı ve İbrani dilbilimcileri toplamak oldu. (3) Acaba bu Tevrat; yıllardır Tarsus’ta yapılan kazılarda mı bulunmuştu.

Ama Tarsus kazısına geçmeden önce bir başka kazıdan Göbeklitepe’den ve dünyanın en zengin Yahudi iş adamlarından David Rockfellerin Göbekli Tepe’ye duyduğu dini, felsefi ve birazda tıbbi derin ilgiden söz edelim. 12 Haziran 1915 doğumlu ve 20 Mart 2017’de kronik kalp yetmezliği nedeniyle New York’ta 101 yaşında hayatını kaybeden David Rockefeller’ın en önemli çabası yaşam süresini uzatmaktı. Bu amaçla her türlü bilimsel araştırmayı destekliyordu. İlerlemiş yaşına rağmen Urfa Göbekli Tepe kalıntılarına ilgi duyması ve buradaki arkeolojik kazıları finans etmesi, dini bir gerekçeye dayandığı kadar tıpkı binlerce yıl önce Mezopotamya’da ortaya çıkan tarihteki ilk yazılı destana, ölümsüzlüğü arayan bir kralın öyküsüne, Gılgamış Destanına dayanıyordu. Eğer doğru ise kendisi ile görüşen gazeteciye, “Bugün için dünyanın en güçlü devleti olan ABD’nin kuruluş yaşı 239 dur. Amerika Kıtasının bulunması ise yaklaşık 500 yılı bulur. Hâlbuki Türkiye Devletinin üzerinde bulunduğu topraklar, insanlık tarihi ile eşdeğerdir. Şanlıurfa-Göbeklitepe’de 1995 yılından beri yapılmakta olan arkeolojik çalışmalarda bulunanlar, insanlık tarihi hakkında bilinenlerin yeniden düşünülmesini gerektirecek, bilgileri değiştirecek, dinler tarihini yeniden sorgulatacak niteliktedir.

Göbeklitepe tarihin en eski ibadet merkezlerindendir. Bulgular, bugünden 12.000 yıl öncesinde kurulduğunu kanıtlamaktadır. Yani Türklerin vatan toprakları üzerinde, ABD Devletinin kuruluşundan 11.761 yıl önce, İngiltere’de bulunan Stonehenge’ den 7.000 yıl önce, Mısır Piramitlerinden 7.500 yıl önce medeniyet vardı. Bu topraklar, insanlık tarihi boyunca hemen tüm medeniyetlere ev sahipliği yapmış yerlerdir.” diyesiymiş. David Rockefeller’ın bu konuşmasını kime yaptı ne zaman yaptı bilemiyorum ama ODTÜ’nün efsane rektörlerinden Prof. Dr. Kemal Kurdaş’ın kızı Gülseren Kurdaş Savaş’ın; David Rockefeller Enstitüsünün organize ettiği, arkeolog, sanat tarihçisi antropolog ve teologlardan oluşan 30 bilim insanının kapalı devre gizli toplantıdan söz etmesi önemli bir ipucu. Bana kalırsa David Rockefeller’ın adamları Göbekli Tepe’de Sudanlı (Nubia) Lokman Hekim’in bulup kaybettiği sonsuz yaşam iksirini aradılar ama bulamadılar. Dolayısıyla David Rockefeller Enstitüsünün Göbekli Tepe kalıntısı toplantısı düzenlemesi bu bilgilerin 101 yaşında ölen David Rockefeller ile paylaşılmış olabileceğini gösterir.(4) David Rockefeller’de öldüğüne göre Tarsus kazılarını kim finans ediyor?

Hz. Adem’in Peygamberin oğlu Şit A.S.’nin mezarı Tarsus’ta. Şit’in Tarsus’un kurucusu olduğu bazı kaynaklarda beliritilir. Şit, İbranice ve “Allah’ın hibesi” anlamında. Şit’in kurduğu Tarsus ise Latince ayak tabanı demek. Tarsos’dan geliyor. Ayak bileği gibi manası da var. Tarsus’un . Sümerce tar (Kesmek, kırmak) anlamında. Us –ur şehir demek. Yani yarılan kesilen şehir gibi anlamı olabilir. Tarsus tıpkı Efes gibi Romalılar zamanında deniz kıyısında idi. Hatta Mısır kraliçesi Kleopatra gemi ile Tarsus limanına gelmişti. Medya fenomeni, Polis özel hareket tarafından güvenliği alınan Tarsus kazısında ne bulundu? Kazıyla ilgili haberleri değerlendiren uzmanlar, bu işin dinsel veya siyasi bir içeriğinin bulunduğunu, eğer Hitit, Asur, Sümer dönemlerine ilişkin bir şey çıkmış olsaydı bu kadar gizlenmezdi çünkü o uygarlıkların bugünkü siyasi veya dini yapılara etki eden bir yaptırımlarının bulunmamakta diyor. Roma kaynaklı Hristiyan veya Yahudi topluluklarına ait önemli buluntuların çıkarılmış olma ihtimalini yüksek olduğunu belirtiyorlar.

Hatta bu kazılar sırasında Türkiye’de Yahudilik, Roma ve Hristiyanlık alanında uzmanlara ihtiyaç duyulmuş olabileceğini söylüyorlar. Ancak belirsizlik nedeniyle Kimi Danyel Peygamber’in hazinesinin kimi çok kıymetli bir madenin, tarihin akışını değiştirecek buluntuların, kimiyse tahrif edilmemiş ilk İncil’in bulunduğunu iddia ediyor. Roma İmparatoru Dakyanus’a ait çok önemli hazineler ve Hristiyanlığın ilk dönemlerine ait önemli eserler ve kalıntılar da olabilir. Yılanlarıyla yaşayan Şahmeran’ın evinin bulunduğuna inananlar bile var. 2011 Kasım ayında definecilerin bulduğu anıtmezarda içinde altın şamdanlar, şarap kâseleri, sikkelerden oluşan bir hazineye ulaşılmış, polis memuru Mithat Erdal bunu emniyete ihbar ettiği için öldürülmüştü.(5) Kazının yapıldığı mahalle sakinleri, yabancı bilim adamı oldukları düşünülen kişileri kazı çevresinde ve kazı alanına girerken gördüklerini söylüyor. Tüm bu iddialara rağmen yaygın kanaat; kazıdan büyük miktarda define çıktı söylentisi, halkın ilgisini özellikle başka yöne çekmek için kullanılmış bir yöntem. Çünkü paha biçilemeyen Tevrat nüshaları gibi Yahudiler açısından çok önemli ve Hz Musa’dan beri kayıp ‘Kutsal Ahit Sandığı’ bulunmuş olabilir. Ahit sandığı, içinde Hz. Harun ve Hz. Musa’nın eşyaları ile on emrin yazıldığı taş levhaların muhafaza edildiği, çok değerli ve gizemli bir sandık. Bu sandığın, İsrailoğulları Mısır’dan çıktıktan sonra Sina Dağı’nın eteklerinde yapıldığı sanılıyor.

Sırrını günümüze kadar korumayı başarmış olan sandık, MÖ 587 yılına dek, Beytülmakdis’te kalmıştı. Sonraki yıllarda çok fazla yer değiştirdi. Babil’in Asma Bahçelerini yaptıran Babil Kralı tarafından Kudüs işgal edildiğinde sandık yaklaşık 500 yıl ortadan kaybolmuştu. Yahudiler, Ahit sandığını aramadı. Sandığın sadece Mesih’in gelişinden sonra ortaya çıkacağına inanıyorlardı. İkinci dünya savaşında Hitlerin, ondan önce ve sonraki neredeyse tüm gizli cemiyetlerin ve devletlerin ele geçirmek istediği mutlak gücü simgeleyen, aynı zamanda kutsal bir emanet olan ahit sandığı, eski kaynaklarda resmedilirken hep sandık içinden çıkan güneş ve güneş ışınları gözlemlenir. İşte o kutsal sandık Türkiye’de Tarsus’ta bulunmuş olabilir mi?

Aslında Tarsus’taki gizemli buluntunun peşine yıllarca önce Amerikalı misyonerler düşmüştü. Hristiyanlığı, Pagan Roma’nın resmi dini haline getiren ‘Aziz Pavlus’un memleketi Tarsus’ta esrarengiz bir Amerikalı misyonerle bir Türk, define avcılığı yaparken önemli tarihi eserler buldu. Yıl 2003’tü. Amerikalı -adı Thomas T. Tofilon’du- CAMA isimli gizemli bir misyonerlik örgütünün yöneticilerindendi. Sonradan tarihi eser kaçakçılığı ile ilgili davanın görüleceği mahkemenin de teslim edeceği üzere iyi derece Türkçe biliyordu. Tarsus, misyonerler için Hristiyanlık araştırmalarının en önemli şehirlerinden biriydi. Zira Pavlus’un doğum yeriydi. Pavlus ise Kitab-ı Mukaddes profesörü Ronald D. Witherup gibi uzmanlarca ilk ‘Hristiyan teolog’ sayılıyordu. Amerikalı misyoner Tofilon’un Türk ortağı, 1986 ile 2005 yılları arasında Türkiye’yi il il dolaşıp misyonerlik faaliyeti yürüttüğü söylenen İlker Çınar idi. Türkiye, bu ismi, Malatya’daki Zirve Cinayeti Davası’nda sıkça duyacaktı.(6) Demem o ki Tarsus kazısı, Malatya’daki Zirve cinayeti davası ve hatta 15 Temmuz darbe girişimi birbiriyle bağlantılı.

Ömür Çelikdönmez

Bakınız:

1- http://www.hristiyan.net/kutsalkitabindegismezligi/tahrif11.htm
2- http://www.milliyet.com.tr/30-milyon-dolarlik-tevrat-operasyonu-gundem-1654998/
3- 08 Ocak 2013/ http://www.gunes.com/yazarlar/talat–atilla/dunyayi-sarsacak-sir-basbakan-erdoganin-elinde-46411
4- 20 Mayıs 2017 https://www.haber-sanliurfa.com/yazarlar/omur-celikdonmez/casuslar-savasini-baslatan-david-rockefeller-urfa-gobekli-tepede-ne-buldu/28250/
5- 26.05.2017 http://www.hurriyet.com.tr/kirmizi-evin-esrari-40471278
6- 12 Nisan 2015 http://www.sabah.com.tr/gundem/2015/04/12/komplonun-zirvesinde-define-avciligi
Ömür Çelikdönmez

Bir cevap yazın

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.