Rene Quenon’un Oğlu İle Röportaj

Rene Guénon’a takdim edilen ödülü, oğlu Yahya Guénon aldı.

Kerim Eğitim ve Sağlık Vakfı ile Türk Kadınları Kültür Derneği tarafından düzenlenen Dost İslam’a Hizmet Ödülleri töreni geçtiğimiz hafta yapıldı.

Türk Kadınları Kültür Derneği ve Kerim Vakfı tarafından düzenlenen Dost İslam’a Hizmet Ödülleri töreni geçtiğimiz hafta Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlendi. “Cân-ı Candır” başlığıyla gerçekleştirilen gecede Rene Guénon ve İbrahim Kalın’a ödül verildi. Tören öncesi oğul Yahya Guénon ile babası, metafizik yazar ve mütefekkir Rene Guénon üzerine konuştuk. “Türkler zenginler çünkü onlarda Mevlana var” diyen oğul Yahya Guénon, Fransa’daki üstü kapalı baskıdan Mısır günlerine, özel mektuplardan tasavvufla tanışma serüvenine kadar çeşitli konulardaki soruları yanıtladı.

Merhum pederiniz Rene Guénon’un Müslüman olmaya giden serüveninde tasavvufun yeri olduğunu biliyoruz. Bu yer baskın bir öğe miydi ne dersiniz? Arka planına ilişkin ne söylenebilir?

Babam 27 yaşındayken Müslüman oluyor. Bundan önce diğer dinlerle alakalı çalışmaları var. Tasavvuf, İslam’a girişindeki temel faktör olmuştur. Daha o zamanlarda epey bir okur kitlesi oluşmuş, insanlar onun nereye yöneleceğini merak eder halde. Müslüman olduktan sonra da hemen insanları İslam’a çağırmadı. Onun bu İslam tercihi insanları etkiledi. Tüm dinler içinden İslam’ı seçtiği için insanlar doğal olarak yöneldiler. Aralarında çeşitli dinlerden kimselerin olduğu geniş bir okur kitlesi var. İçlerinde rahipler de var mesela. Kendisi doğrudan çağırmamış olsa da insanlarda bir etki oluşturdu. Bir gün bir hanımla tanıştım. Avrupa’daki Büyük Mason Locası’nda etkili isimlerden biri. Konuştuk. Ben Guénon’un oğlu deyince kapıyı kapattırdı. Sekretere içeri kimseyi almamasını söyledi. Bana döndü ve şöyle dedi: İsmim Ayşe. Babanız benim hayatımı tamamen değiştirdi. Avrupa’daki Büyük Mason Locası’nın önemli isimlerinden biri Müslümanmış. Yine başka bir aileyle tanıştım. Baba Müslüman olmuş ve bir oğlu ile bir kızı var. Guénon’u çocuklarına da okutuyor galiba. Kardeşlerden biri namaz kılarken odada kız kardeşini görüyor ve ne yaptığını soruyor. Kız “Müslüman oldum” dedikten sonra erkek, “Ben de Müslüman oldum” demiş. Aile birbirlerinden habersiz Müslüman olmuş. Anne kalmış bir tek. Çocuklarının davranışı değişmiş, evde melek gibi geziyorlar. Beraber bize, Kahire’ye geldiler. 15 gün kaldılar. Döndüklerinde kız kardeşime telefon açtılar. Ben de Müslüman olacağım diye… Böyle çok güzel hikayeler var. Bu Guénon etkisi…

Guénon gibi tıpkı bir dönem Guénon’cu Fransız aydınlarının da Fransa’yı rahatsız ettiği söyleniyordu. Böyle bir şey varsa yalnızca bir entelektüel karşısında neden böyle rahatsızlık uyandığına nasıl bir cevap vermek gerekir?

Evet böyle bir şey olmuştur. Fransa’daki üniversitelerde onun üzerine çalışmak neredeyse yasaktır. Akademisyenler Guénon’a atıfta bulunamıyor. Akademisyenler onun üzerine çalışır ama üstü kapalı şekilde. Yasak olmasına rağmen akademisyenler ondan faydalanırlar. Vakıfta 3 hocamız var. Ondan faydalanıyorlar.

TEMKİNLİ İNZİVA

Guénon’un kendini biraz geride tuttuğunu biliyoruz. Benzer şekilde ailesinde de bu tavır sürüyor gibi. Böyle bir şeyden söz edebilir miyiz? Bu Fransa’da uyanan rahatsızlıkla mı ilgili?

Guénon kendini toplumdan uzak tutarak yaşıyordu. Hatta annem bazen bu hallerine şaşırıyordu. Yurt dışından önemli bakanlar, büyükelçiler onunla görüşmeye geliyordu. Onlara yalnızca 5 dakika ayırıp gönderiyordu. Fakat makam, ihtişam sahibi olmayan insanlar geldiğinde dervişler gibi onlarla 3-4 saat geçiriyordu. Annem bu durumun sebebini sorduğunda, babam yukarıya bakıp ellerini açarak bir şey demiyordu. Genel tavrı inziva halindeydi. Köşesinde sessiz sakindi. O vefat edince biz de doğal olarak kasten kendimizi saklamadık. Annem çok zorlandı. O yüzden kendimizi kapattık. Çünkü geçinmemiz gerekiyordu. Sonrasında Guénon adına temsili bir vakıf kuruldu.

YA LATİF ÇEKİYOR

Peki Mısır’da durum nasıldı? Oraya geçiş nasıl oldu?

1912’de Fransa’dan ayrılıyor. Mısır’da problem yok aslında ama böyle bir tercihte bulunmuşlar politik bir durum yok. Evleri de Kahire’nin merkezinin uzağında bir yerde. Annemle evlendikleri zaman Esser mahallesinde ikamet ettiler. Orası çok hareketli, gecesinin gündüzünün belli olmadığı bir yer. Dünyanın en kaotik yeridir. Burada 3 yıl kalmışlar. Babam rahat edemedi. Çünkü babam yazmak ve okumak istiyor. Zikir istiyor. Tefekkür istiyor. Kendine bir yoldaş aradı, yani derviş. Hamimiye tarikatından bir derviş. Doktü’de etrafı tamamen tarla bir yer buldular. Orada da bu kez annem zorlandı. Yoğunlaşabilmek için oraya taşındılar.

Mısır tarihini önemli rektörlerinden Abdülhalim Mahmud var. Fransa’da doktora yaparken babamla tanışmak için girişimlerde bulunmuş. 3 kere denemiş ve babam niyetini tarttıktan sonra görüşmüş. Temkinli de yani. Günde sadece 4 saat uyurdu. Yoğun bir çalışma hayatı vardı. 650 kişiyle mektuplaşmalarda bulunuyor. Okuyor ve bunlara cevap veriyor. Kendi günlük zikri var. Özellikle “Ya Latif” zikrini çok çekerdi.

Rene Guénon kimdir?

1886 yılında Fransa’da doğan Rene Guénon koyu Katolik bir aileye sahipti. İslâm ve Hint tasavvuf doktrinlerini entelektüel seviyede ele alan Fransız mütefekkir, modern dünyayı her yönüyle tenkit eden görüşleriyle tanınıyor. Fikriyatıyla yerli ve yabancı birçok kişiye etki eden Guénon, Müslüman olduktan sonra Abdülvâhid Yahyâ ismini aldı. Ülkemizde Modern Dünyanın Bunalımı, Doğu Düşüncesi, Ruhçu Yanılgı, Büyük Üçlü ve Doğu Batı kitaplarıyla tanınan yazar, 1951 yılında vefat etti. Kahire’de Guénon adına, her sene 7 Ocak’ta uluslararası alimlerin katıldığı bir anma yapılıyor.

Einstein’dan Guénon’a mektup

Mektuplarda bilinen bir isim var mı acaba? Mehmed Akif gibi…

Mehmed Akif ile ilgili bir şeye rastlamadık. Arapça mektupların içinde 4 tane isim geçiyor. Biri efendi. Doğrudan bir referansa rastlamadım. Einstein’ın öğrencisinin bir mektubu var. Ondan duydum görüşlerinizi, çok etkilendim diyor mektupta. Guénon’a yazmasını doğrudan hocası Einstein istemiş. Batı eğitimi alanlar, batı filozoflarını tanıyorlar. Guénon’u tanıdıktan sonra onu keşfedince onu yaşamışlar. Muhtemelen bunun cevapları vardır. Ancak ne yazık ki vefat edince dünyanın her yerinden gelen gazeteci, yazar ve akademisyenler bir şeyler götürmüşler. Annem de zavallı farkında değil ne olduğunun. Hatta Kral Faruk gelmiş ve bütün Arapça kitaplara el koymuş. Kütüphanede bir tane Arapça kitap bırakmamış. Şimdi tekrar geri alma mücadelesine başladık. O yazışmalardan babamın cevabı da çıkabilir.

Eldeki bu kaynaklarla ilgili kitap çalışmanız var mı?

Masonluk, sembolizm ve Hıristiyanlık üzerine 3 kitap basılacak. Dağınık olarak makaleler var, bunlar toparlanacak ve kitaba dönüştürülecek. Belçikalı biriyle olan mektupları Belçika’da yayınlandı.

Guénon’un neredeyse hemen hemen tüm eserleri Türkçeye çevrildi. Türkçedeki Guénon’u buradan birileriyle konuşma imkânınız oldu mu, ne söylersiniz?

Bunların hepsi Türkçeye çevrilmedi herhalde. 27, 28 eseri var şimdilik. Yayınlanmayanlar da var. Tercüme edilenler 28 tane. Bir 15 tane kadar da henüz tercüme edilmedi. Guénon’u buradan biriyle konuşma imkanım olmadı. Türkiye’ye ilk defa geliyorum.

İSLAM’LA İLK TEMAS

1910’da tanıştığı Fransız ressam Gustav Ageli’yle aralarındaki ilk sohbetlere ilişkin bir bilgimiz var mı? Guénon’un arayan ve sorgulayan bir isim olduğunu biliyoruz ama aklına ve kalbine yatan ilk başlıklar neler oldu?

Babamın ilk maneviyatla alakalı Müslüman olduktan sonraki ilk şeyh – mürid ilişkisine benzer durumu Gustav Ageli’yle olmuştur. Hatta şöyle bir ilişki var: Ageli, İşveçli önemli bir ressam aynı zamanda. Müslüman oluyor. Sofi oluyor. Ve Mısır’dan şeyh olarak dönüyor. İsmi Abdulhadi oluyor. Bununla alakalı yayınlar da var.

Türkçedeki Guénon biyografilerine katkı da sunması açısından müsaadenizle şunu sormak istiyorum. Doktora tezi, girdiği jüri tarafından reddedilmiş, akademiyi bırakması da bunun üzerine oluyor. Tezi neden reddetti jüri?

Hinduizm Çalışmalarına Giriş tezi bulunuyordu. Bu reddedildi ama sonradan kabul edildi. 2 tane var. Akademiye yönelik ciddi eleştirileri vardı. Bir de üniversitenin istediği bilimden bahsetmiyordu. Daha yüksek bir hakikatten bahsediyordu, anlamadıkları bir eleştiri var.

Guénon’a verilecek olan ödülle ilgili ne söylemek istersiniz?

Bu ödül çok büyük bir anlam ifade ediyor. Biz aile olarak da babamın bütün ayrıntılarını farkedememişiz. O bize Allah’tan bir hediye. Türkiye’den böyle bir ödül almak bizim için büyük bir anlam taşıyor.

İlker Nuri Öztürk / Yeni Şafak

Bir cevap yazın

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.