“Çocuğum Sen Doktor Olmalısın!” derken emin misiniz?

Güven Akıncı

Güven Akıncı

1971 Malatya doğumlu. Gazi Üniv. İktisadi Bilimler Fakültesi mezunu. Gazeteciliğe 1994 yılında Yeni Şafak gazetesinde muhabir olarak başladı. Selam, Ülke, Vakit, Yeni Şafak, Sabah, Gerçek Hayat, İsviçre Post, Star Gazetesi gibi gazetelerde yazıları yayınlandı. Evli ve iki çocuk babası. Ticari ve sosyal faaliyetlerinin yanında yazmaya devam ediyor.

Profesyonel askerlik gibi, hekimlik de özel sempati duyduğum meslek guruplarından değil. Ancak bir meslekte kutsallık aranacaksa da hem profesyonel askerlik hem de hekimlik tartışmasız kutsal meslekler sayılmalıdır.

Nitekim, toplum genel olarak her iki meslek gurubunu da muteber bulur. Hatta aile kurarken damadın doktor veya asker olması bugün bile kız tarafına ekstra bir paye kabul edilir. Zor meslekler bunlar, sadece para kazanmak, iaşe temin etmek motivasyonuyla başarılı olunabilecek işler değil.

Şifa bulmasına vesile olduğu hastasının mutluluğu bir doktor için, haklı mesleki gururdur.

Önceki günlerde, otuzlu yaşlarda 3 doktor intihar etti Türkiye`de. Dünya güzeli iki kadın doktor ile bebeğiyle poz vermiş bir doktor baba intihar etti ardarda. Büyük bir üzüntü, Allah geride kalanlarına tükenmez sabırlar versin!

Üniversite sınavlarında en yüksek puanlarla girilir tıp fakültelerine. Sanırım yüzde 1 lik bir kontenjanı vardır. Yani doktorlar en zeki en başarılı gençler arasından seçilir. 7 yıllık lisans eğitiminin ardından pratisyen olarak başlarlar meslek kariyerlerine. Ki pratisyen hekimlikteki kazanç, bilemediniz bir mağaza çalışanının aylık kazancından biraz daha hallicedir. Mesleğin en alt basamağında görüldüğünden kimi zaman doktordan bile sayılmazlar.

Her pratisyen hekimin gönlünde ihtisas yapmak vardır. Seçilen alana göre, üç, dört, beş yıl süren bir ihtisastan bahsediyoruz. Tahammülü çok zor bir süreçtir, ihtisas süreci. Değme insan evladının katlanabileceği bir çile değildir yani. Çoğunlukla 36 saat uyumadan nöbet tutarlar mesela. İhtisasları boyunca gördükleri muamele kabul edilebilir değildir. Hele de uzmanlık eğitimlerine nezaret eden hocaları kişiliği oturmamış, kompleksli ve yaşadığı bütün sorunların acısını kendine emanet edilmiş öğrenciden çıkarmak isteyen bir muhteris ise (maalesef çoğunluğu öyledir) hayatta kalmak bile birşeydir. Abarttığım düşünülmesin! Varsa çevrenizde asistan doktorlar, sorun onlara daha neler anlatacaklar size..

Bütün bu süreci yaşamış, uzman olmuş bir hekim sizi tedavi ediyor ve bunu zevk ile yapıyorsa, iyi bir insan iyi bir doktor olmuş ise bir evliyaya davrandığınız gibi davranın onlara, mübarektirler yani. Kazandıkları gözünüze batmasın, bazen surat assalar da aldırmayın hele de bencilce saldırmayın onlara!

Öylesine riskleri çok bir meslek gurubundan bahsediyoruz ki; 30 lu yaşlarda ancak kariyer edinebilir bir ömür boyunca literatüre ve gelişmelere hakim olabilmek adına, okur, kongreler takip eder, yapacağınız bir dikkatsizlik sonucu bir cana malolabilirsiniz. İnsan işi değil yeminle!

Bir de memursunuzdur iyi mi? Siyasal iktidarların iki dudağı arasında oradan oraya sürülebilen bir memur…

Ak Parti hükümetleri döneminde sağlık çalışanları ve doktorlar en müşteki meslek gurubu oldular. Özlük haklarının yetersizliği, çalışma koşullarındaki olumsuzluklar çok sayıda doktoru dert sahibi etti, kimileri de maalesef dayanamayıp intihara sürüklendiler. Mezkur hükümetlerin en çok övündükleri alan; sağlık alanı. Sağlık alanında yapılan reformlar, vatandaşın hastane kuyruklarında sıra

beklemesinin ortadan kalkması, yeşilkart uygulaması ile ücretsiz sağlık hizmeti alınması, modern tam teçhizatlı hastaneler kurulması bu dönemde oldu.

Ancak doktorlara kulak verdiğinizde ise: “ iktidar sağlık alanında popülist politikalar izledi. Amerika gibi gelişmiş bir ülkede dahi uygulanamayan sağlık sistemi bizde uygulandı. Bu bütceye ek maliyet demekti, ki devletimiz bu ek maliyetleri sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını daraltarak karşılama yoluna gitti. Ortaya çıkan maliyet yükü doktorlara tevdi edildi. Adil bir uygulama değildir bu. Sürdürülebilir de olmayacak! Bunun yanında sağlık bakanlığı bürokrasisindeki, aidiyeti dışındakini yok sayan tarikatçı örgütlenme sağlık çalışanlarını canından bezdirdi. Tabipler odasının siyasi tutumu, bakanlık bürokrasisinin yukarıya hoş görünme çabası biz doktorları derdimizi anlatacak merci bulamamaya itti.“ sözlerini duyarsınız.

Beni Türk doktorlarına emanet edin anlayışından, doktorları intihar eden bir ülkeye savrulmuş olmak acı tabii…

Bir cevap yazın

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.