Yeni Türkiye’nin aile ve nüfus meselesi

Araştırmalara göre Türkiye nüfusunun bu günkü trendi devam ederse yaklaşık 20 sene sonra ülke nüfusu kaçınılmaz olarak azalmaya başlayacak

Dr. Mehmet Ali Debre

Bu yazıda Türkiye’nin son yıllardaki demografik değişimini tarihsel ve bölgesel olarak inceleyip sebep ve sonuçlarını değerlendirmeye çalışacağız.

AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 senesi itibarıyla Türkiye’de 18 yaş altı nüfus yaklaşık yüzde 40’tı.  Şu anda bu rakam yüzde 30’a düşmek üzere. 2002’de toplam boşanma 95.000’di, 2015’de bu rakam 130.000’e yükseldi.  Ayrıca bu 14 sene içinde 4 milyonun üzerinde insan üniversite mezunu oldu.

Yani AK Parti demografik açıdan mükemmel bir döneminde iktidar oldu ve bu iktidar süreci devam ediyor. Ancak bu demografik yapı değişiyor.

Şu an Türkiye’de 0-14 yaş arası 18.7 milyon, 15-24 yaş arası ise 13 milyon ve 25-44 yaş arası da 24 milyon nüfus mevcut. Yani denge giderek yaşlılardan yana artıyor. Genel nüfus tabi ki artıyor; nitekim medyadaki haberler nüfusun arttığı veya azaldığı şeklinde oluyor. Ancak bu bilgi son derece yanıltıcıdır. Çünkü herhangi bir beldenin nüfusu sadece doğum ve ölüm sayıları ile değil aynı zamanda göçe bağlı olarak da artabilir veya azalabilir.

Bizim dikkat ile incelememiz gereken nokta aile birliktelikleri ve doğal nüfus artışı olması gerekir diye düşünüyoruz.  Bu çerçeveden baktığımızda ise Türkiye’nin nüfusunun yüzde 75’inin, doğal nüfus artışı sınırında veya altında olduğunu görüyoruz.

Bu da şu gerçeği ortaya koyuyor ki şimdiki durum bu şekilde devam ederse 20 sene sonra nüfus kaçınılmaz olarak azalmaya başlayacak. Ya da ülke göç alma durumunda kalacak. Burada dikkatimizi son dönemde Suriye’den gelen göçe yöneltebiliriz. Suriye’den gelen göçün nasıl sonuçları olduğunu hep beraber görmekteyiz.

Ancak bu konu basit rakamlardan ibaret bir tartışma olarak ele alınmamalı. Aksine, toplumsal bir değişim, hayat tarzı ve tercihlerinin yeni bir hal aldığına işaret ediyor.

Trakya, Batı Marmara ve Batı Karadeniz’de Zaman Azaldı:

Örnek olarak üç kentimizi ele alalım: Edirne, Çanakkale ve Kırklareli’nde ortalama çocuk sahibi olma sayısı 1.5. Yeni evliliklerin nüfusa oranı yaklaşık yüzde 0,70 ( Yani binde 7 ) ( Örnek olarak Edirne’de 2015 yılında nüfus 402,537 ve evlenme sayısı 2541 yani binde 6,3)  boşanmaların ise ortalaması yüzde 0.20 (Yani binde 2). ( Edirne’de boşanma sayısı 2015’de 735 yani binde 1,83)  Bu rakamlara göre gençlerin evlenmekte zorlandığını söyleyebiliriz.

0-15 yaş arası nüfus sadece yüzde 15. Yani bu gençler ileride yaşlanan toplumu taşımak zorunda kalacaklar.

Türkiye’nin Avrupa ile sınırını oluşturan ve aynı zamanda Osmanlı döneminde kritik öneme sahip bu illerin durumu üzerinde durulmaya değer bir mesele.

Aynı tablo Karabük ve Zonguldak için de geçerli. Sadece bu illerimizde boşanma oranları biraz daha düşük.

Muhafazakâr yapısı güçlü Balıkesir ve Bolu’da nüfusun yüzde 50 ile yüzde 55’i 30 yaş üstü. Bolu’da sadece 1900 evlilik olmuş (290.000 kişi içinde). Balıkesir (1.180.000 nüfus içinde) sadece 8000 evlilik olurken 2400 boşanma yaşanmış. Ailelerin ortalama çocuk sayısı 1.7.

Özetle, Trakya, Batı Marmara ve Batı Karadeniz, gittikçe yaşlanan nüfusu ve zayıflamış aile birliktelikleri ile alarm veriyor. Yani bu durumu önce durdurmak ve sonra da tersine çevirmek için zaman giderek azalıyor. Çünkü bütün veriler dramatik olarak eksiye dönmüş durumda. Osmanlı merkez vilayetleri olan bu şehirler aynı zamanda tarım/sanayi açısından Türkiye’nin en gelişmiş merkezleri.  Bölgenin giderek enerjisini kaybetmesi çok ciddi bir mesele.

Orta ve Doğu Karadeniz Gerçeği:

En ilginç bilgiler Karadeniz bölgesinde. Yıllardır kalabalık aile yapısı ile bilinen Karadeniz’de aslında tamamen farklı bir durum söz konusu.

Trabzon, Artvin, Rize, Giresun ve Ordu’da boşanma oranı yüksek değil ancak evlilik oranı yüzde 0,70.  Ortalama çocuk sayısı ise 1.7. Yani artık Karadenizli aileler en fazla 4 kişilik. Bu durumun neticesi olarak yakın zamanda bu illerin nüfusu azalmaya başlayacak. Ortalama nüfuslarının yüzde 40’ı 40 yaşın üzerinde, yüzde 25’i ise 18 yaşın altında.

Mesela Giresun evlilik oranında Türkiye 74’sü, doğum oranında da Türkiye 78’si durumunda. Rize evlilik oranında Türkiye 67’si. Yani  bu rakamlara bakıldığında Karadeniz’de insanların evlenemediği görülüyor.

Orta ve Doğu Karadeniz uzun yıllar Türkiye’ye dinamizm getirmiş bir bölge. Ancak şu anda bölgenin nüfus profili adeta bir Batı Avrupa bölgesi seviyesinde. Önemli bir fark evlilik boşanma oranının nispeten düşük olması.

Ancak bu rakamlar da eskiye göre çok değişmiş durumda.

İç Anadolu

İç Anadolu bölgesinin diğer yerlere göre daha istikrarlı ve sağlıklı bir yapıya sahip olduğunu söylemek mümkün. Ancak burada da eskiye nazaran ciddi bir değişim söz konusu. Sivas, Yozgat, Amasya, Çankırı, Niğde gibi şehirler giderek yaşlanıyor. Çocuk sayısı ortalama 2 sınırında. Yani kendini yenileyemiyor. 

Ekonominin büyüdüğü Konya ve Kayseri çocuk sahibi olma ortalamaları 2’nin az üzerindeler. Ancak bu da şehir merkezleri için geçerli. Kırsal bölgelerde nüfus ciddi olarak yaşlı.

İç Anadolu’da önemli bir husus gençlerin evlenebilmesi ve boşanma oranlarının düşük olması.

Ege ve Akdeniz’de Uç Noktalar

Ege ve Akdeniz bölgeleri kendi içinde son derece farklı örnekler barındırıyor.

Genel olarak Ege’de nüfus artıyor gibi gözükse de aslında bu artık tamamen göç sayesinde.

Manisa, Kütahya, Denizli ve Uşak zengin arazi kaynaklarına rağmen giderek yaşlanan şehirler. Özellikle Manisa, Denizli ve Kütahya’da bu durumu anlamak zor. Kütahya’da nüfusun yüzde 20’si 18 yaş altında.

Denizli ve Manisa boşanma oranları açısından Türkiye’de ilk 20’de.

Burada tek istisna istikrarlı aile yapısıyla Afyonkarahisar.

Muğla ve İzmir yaşlı nüfusu çok yüksek şehirler haline gelmiş. Boşanma ve bekarlık açısından Türkiye’de ilk 5’deler. Doğum oranı her bir aile için ortalama 1.7.

Akdeniz bölgesi ise tam aksine gerek evlilik gerekse de kalabalık aile açısından Türkiye ortalamasının çok üzerinde. Antep, Kilis, Osmaniye, Kahramanmaraş evlilik ve doğum oranları en yüksek iller olarak göze çarpıyor. Burada yaşayan Arap kökenli vatandaşlarımızın yüksek olması bir faktör mü bilemiyoruz ancak Gaziantep’te bu oran 3.15, Kahramanmaraş’ta ise 2.2.

(Gaziantep Güneydoğu Anadolu Bölgesi içinde de değerlendirilebilir)

Burdur ve Isparta gibi iki geleneksel şehrimizde gerek evlilik oranının az oluşu gerekse de çekirdek aile yapısının baskınlığı ilgi çekici. Her iki ilde de doğum oranı 1.7.

Doğu Anadolu

Doğu Anadolu da kuvvetli aile yapısı ile dikkat çeken bir diğer bölgemiz. Buradaki şehirler evlilik oranında ilk 20, boşanma oranında son 20 içinde yer alıyorlar.

Buna rağmen Elâzığ, Malatya, Kars, Erzurum doğum oranı yaklaşık 2 sınırında. Erzincan ve Tunceli ise giderek yaşlanan şehirler.

Van ve Ağrı için Türkiye’nin en genç nüfusuna sahip illeri denebilir. 18 Yaş altı nüfus yüzde 45.

Güneydoğu ve Diğerleri

Güneydoğu Anadolu Bölgesi nüfus yapısıyla Türkiye’deki diğer bölgelerden ayrışıyor. Yalnız bu ayrışmanın özellikle 1980 sonrası derinleştiğini gözlemleyebiliyoruz. Ek olarak, Güneydoğu’nun yapısı da kendi içinde değişiyor.

Diyarbakır, Van, Mardin ve Siirt’te 18 yaş altı nüfus yüzde 45. Ailelerin ortalama 3 çocukları var ve evlilik oranında Türkiye’nin ilk 10’unun neredeyse tamamı Güneydoğu’daki şehirler. Boşanma rakamları minimuma yakın.

Şanlıurfa ve Şırnak ise daha ileri bir durumda.  Ailelerin yaklaşık 4 çocukları var ve boşanma neredeyse sıfır.

Şöyle bir mukayese yaparsak;  yaklaşık aynı nüfusa sahip Şırnak’ta yılda 14.000 doğum olurken, Çanakkale ve Giresun’da 5000 doğum gerçekleşiyor.

Bölgeler arasında bu kadar dramatik bir fark var iken gelecekte nasıl bir tablo söz konusu olur herhalde derinlemesine düşünmek gerek.

Sebepler ve Sonuçlar:

Eldeki somut verilere bakıldığında aile yapısındaki yıpranmanın etkileri çok sert bir şekilde karşımıza çıkıyor. Günümüz Türkiye’sinde 1970’ler, 80’ler ve hatta 90’ların aile yapısı söz konusu değil. Güneydoğu ve birkaç şehir istisna aileler maksimum 4 kişiden oluşuyor. ( Anne, baba ve iki çocuk. Bu da nüfusun artmasını sağlayacak bir rakam değil)

Göç Anadolu şehirlerini kemirmiş durumda. Kuzey Anadolu ve Karadeniz’de geleceğe dair bir ümit yok. Şehirlerde genç nüfus kalmamış, kalan gençler de burada çekirdek aileye dönmüş.

Daha vahim bir tablo Batı Karadeniz, Ege, Batı Marmara ve Trakya şehirleri için de geçerli. BU bölgelerimizde hızla yaşlanan, boşanmaların arttığı ve evlilik oranlarının dibe vurduğu bir toplum yapısı söz konusu.

Bu tabloda “Yeni Türkiye” için bahsi geçen hedefler nasıl gerçekleşecek? Yoksa Türkiye de yaşlı Avrupa toplumları gibi yeni bir evreye mi geçecek, üstelik  oturmuş bir sanayisi de olmadan?

Tek artı faktör olan eğitim oranın yükseliyor olmasının nasıl sonuçları olabileceğini zaman içinde göreceğiz. Ancak Türkiye toplumu ve siyasi karar alıcıları, eğitim seviyesi artarken aynı zamanda toplumun yaşlanması ve aile yapısının yıpranması ikilemine karşı henüz bir çözüm bulabilmiş değiller

Bir cevap yazın

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.