Osmanlı geleneği ve Sufiliği taşa işliyor

Lübnanlı sanatçı Ba’yun taş üzerine çizdiği hüsnühat ve resmettiği tarihi ve dini sembollerle Osmanlı geleneği ve Sufiliğin izlerini günümüze taşıyor.

 Lübnanlı ressam Hani Ba’yun taş üzerine yazdığı hüsnühat ve resmettiği tarihi ve dini sembollerle Osmanlı geleneği ve Sufiliğin izlerini günümüze taşıyor.Çizimlerine kağıt üzerinde başlayan Beyrut Arap Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Ba’yun, Lübnanlı ünlü şarkıcı Feyruz ve oğlu Ziyad Rahbani, eski Lübnan Başbakanı Refik el-Hariri ve eski Suudi Arabistan Kralı Abdullah gibi birçok siyasi ve ünlü ismi çizimiyle ün kazandı.

Sanatında değişik ve yeni şeyleri keşfetmek için devamlı çaba sarf ettiğini söyleyen Ba’yun, son çalışmalarında taş üzerine hüsnühat, tarihi ve dini figürleri işlediğini belirtti.

Ressam Ba’yun, bir çizimin birkaç gününü aldığını, fikir ve ilham aşamasının bu sürecin en önemli kısmı olduğunu anlatarak, “Çizimdeki küçük ayrıntılar büyük önem taşır, titizlik ve incelik de güzelliğin temelidir.” dedi.

Osmanlı’nın izlerini taşıyor

Sanatçı, çizimlerindeki ortak temanın Semazenler ve Osmanlı geleneği olduğunu ifade etti.

“Bu resimler Osmanlı medeniyetinin ne kadar zengin ve derin olduğunu temsil eden bir delildir. Osmanlı medeniyetinin sembolü olduğu için Osmanlı tuğrasını ve Sufi kültüründeki önemli sembollerden “vav” harfini kullanıyorum. Çoğu kişinin dikkatini çeken ilk şey manasını bilmedikleri halde Osmanlı tuğrası oluyor. İnsan hayatının bütün aşamalarına benzetildiği için vav harfi de önemli. Semazenler de Sufi geleneğinde önemli bir yere sahip. Semazenler çark ederken sağ elleri yukarı sol elleri ise aşağıya dönük olan duruşlarıyla onlara bakıp düşünen insanları başka bir aleme taşıdığı için sanatımda önemli bir yer alıyor.”

Bir cevap yazın

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.