Kılıçdaroğlu: Nasıl bir başkanlık, belli değil

CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Parlamenter sistemi, bir gecede değiştireceğiz deniyor. Niçin, nasıl bir başkanlık sistemi? Bu soruların yanıtı henüz belli değil” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kulübünün ev sahipliğinde “15 Temmuz ve Parlamenter Sistem” başlıklı konferansta konuştu. Başkanlık sistemi tartışmaları hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Başkanlık için ABD örnek gösteriliyor. Eyaletler var, başkan en zayıf halkadır. Her eyaletin parlamentosu var, yasa çıkarır ve uygular. Türkiye’de eyaletler sistemi yok. Bunu amaçlıyorsa kamuoyuna deklare etmeleri lazım. İngiltere’de kraliçe var ama parlamento da var. Parlamenter sistemi, bir gecede değiştireceğiz deniyor. Niçin, nasıl bir başkanlık sistemi? Bu soruların yanıtı henüz belli değil.

Milli iradeyi kullanan 3 erk var. Buna 4. güç olarak eklenen medya. Medyaya hep beraber Fatiha’yı okuduk. Medyanın durumunu siz de ben de biliyorum. Demokrasimizi güçlendirmemiz gerekiyor.

Güçler ayrılığı değil, güçlerin birliği savunuluyor. Yani bir demokraside olmazsa olmaz olan denge ve denetleme yok ediliyor.”

“Rejim değişiyor”

“Türkiye’nin normalleşmesi beklentisi içindeyken, bir başkanlık tartışması başladı. Bunun rejim değişikliği olduğunu söyledim. Sayın Başbakan ‘hayır’ dedi. Sayın Binali Bey belki daha rahat kavrar diye TDK’dan rejim nedir, onu söyleyeceğim. ‘Bir ülkenin yönetim biçimine rejim denir’. Bu kadar basit. Bizdeki parlamenter demokratik sistem. Neyi getirecekler? Başkanlık… Değişiyor rejim. ‘Efendim Cumhuriyet değişmiyor’. Cumhuriyet her ülkede, İran’da da var biz de var. Başka ülkelerde de var. Parlamenter demokratik sistem, bizim 140 yıllık bir birikimimiz.”

“Bir kişiye ülkenin kaderini teslim etmek kadar tehlikeli bir şey yok”

“Bir kişiye bir ülkenin kaderini teslim etmek kadar tehlikeli bir şey yoktur. Hitler bunun en tipik örneğidir. Bütün yetkiler verildi. Hitler önce Almanya’yı, sonra bütün dünyayı kana buladı. Başkan dediğiniz kişi, her zaman aklı başında bir kişi olmayabilir. Osmanlı tarihinde de olmuştur bu. Padişah balıkları altınlar, paralar atmıştır mesela. Ama biz, 21. yüzyıldayız. Bizim sorumluluklarımız var. Birisinin hatasını, bir başkasının denetlemesi gerekiyor.”

“Gelin başkanlığı halledelim derseniz yokuz dedik”

“Bizim parlamenter sistemimiz mükemmel çalışıyor mu, hayır. Neden çalışmıyor?” diyen CHP Genel Başkanı, sözlerine şöyle devam etti:

“Çünkü darbe sonrası çıkarılan yasalar 1980 sonrası çıkan yasa ve anayasalar güçlü bir demokratik parlamenter sistemin oluşmasını engelledi. Yapmamız gereken Türkiye’yi darbe hukukundan arındırmak. Anayasa dâhil, demokrasinin önündeki yasaların değişmesi demektir. Sayın Binali Yıldırım’a şunu söyledim, 142 gazetecinin tutuklu olduğu ülkede demokrasiden söz edemezsiniz. Eksiklerimizi gazeteci özgürce yazacak. Darbe hukukundan bunu kastediyorum. Darbe dönemlerinden miras kalan yasaların değişmesi lazım. Bizi anayasa değişikliklerini davet ettiklerinde ‘Darbe hukukunu değiştirecekseniz o toplantıya katılırız’ dedik. Ama ‘Gelin başkanlığı halledelim’ derseniz yokuz dedik.”

“Anayasalar bir partinin mutfağında hazırlanmaz”

Yeni anayasa çalışmalarında toplumsal uzlaşının önemine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “Anayasalar, OHAL dönemlerinde, bir partinin mutfağında hazırlanmaz. Toplumsal uzlaşma olmalı anayasa yaparken. Herkes bu benim anayasam demeli. Demokratik, özgür bir ortamda tartışılarak anayasa yapılmalı” dedi.

“Rektör atamasının darbe ile ne ilgisi var?”

Kılıçdaroğlu, üniversitelerde rektör atamalarına ilişkin düzenlemeyle ilgili ise “Üniversitelerde rektör atamasını kaldırdılar. Ne ilgisi var bunun darbe ile? Bir üniversitede rektör seçilemiyorsa, o üniversitede demokrasiden söz edebilir misiniz? OHAL ile ne ilgisi var. İyi ki biz OHAL uygulamalarına evet dememişiz. Demokrasinin yanında durmuşuz” ifadelerini kullandı.

“Davutoğlu’nun hakkını benim dışımda savunan olmadı’”

Kılıçdaroğlu, Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlıktan istifası hakkında şöyle konuştu:

“15 Temmuz darbesinden söz ediyoruz. Ama 4 Mayıs darbesini hiç aklımıza getirmiyoruz. Ne darbesi mi? Seçimle gelen bir Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu saraya davet edildi. Elinden istifa dilekçesi alındı kapının önüne kondu. Başka bir başbakan tayin edildi. Demokrasi ile ne ilgisi var.

15 Temmuz darbesini, ordunun içindeki bir grup yaptı. Öbür darbeyi başka birisi yaptı. O da saray darbesi. Yüzde 49 buçuk oy alan bir Başbakanı kapının önüne koydular. Bunun 28 Şubat sürecinden ne farkı var. Darbe. Seçimle geldi. Neden kapının önüne kondu? Neden üzerinde durulmuyor. Neden özel olarak ele alınıp işlenmiyor çünkü medya özgür değil. Ya tutuklanır gözaltına alınırsam deniyor.

Ahmet Davutoğlu’nun hakkını savunmak bize nasip oldu. Hakkını ben savundum. Bugün de savunuyorum. Yüzde 49 buçuk oy alan bir başbakan kapının önüne konulamaz. Konuluyorsa demokrasi tartışılır. Benim siyasi rakibim. O da çok iyi biliyor. Kendisine de söyledim. ‘Senin hakkını benim dışımda savunan olmadı’ diye. Çünkü demokrasiyi savunuyorum.”

Kaynak: DHA

Bir cevap yazın

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.