El Bab kapısı açıldığında

El Bab Operasyonu’ndaki güçlükler neler? Türkiye operasyonda neden yalnız? El Bab’da hedefe ulaştıktan sonra ne olacak?

Ağustos ayı öncesinde Suriye’deki gelişmelere odaklanmış uzmanlar dışında çok fazla insanın ilgisini çekmeyen Suriye’nin kuzeyinde irice bir kasaba olan El Bab, haftalardır Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden birisini oluşturuyor.

Fırat Kalkanı Operasyonu’yla (FKO) üç yerin adı sıklıkla geçmeye başladı: Cerablus, Munbiç ve El Bab. IŞİD’in Suriye’nin doğusuna sıkıştırılmasını sağlayacak ve YPG’in kontrolünde bir birleşik bölge oluşmasını engelleyecek bu kasaba neden hâlâ kontrol edilemedi? Cevabı, net. Çünkü El Bab tüm özellikleriyle FKO’nun gerçekleştiği diğer yerlerden farklılaşıyor.

Bab kasabasının nüfusu, FKO çerçevesinde kontrol edilen Cerablus ve Çobanbey’den daha fazla. Üstelik, savaş sonrası boşalan Suriye’nin kuzeyindeki bir çok yerleşim yerinin tersine son yıllarda nüfusu daha da arttı. Kısa bir süre öncesine kadar yüzlerce küçük işletmenin yer alması nedeniyle yerel üretimin belkemiğiydi. IŞİD burada 2013’te örgütlenmeye başladı. Yerel ağlarını genişletti. Ciddi bir katılım sağladı. Nihayetinde diğer pek çok yerleşim yeri gibi El Bab’ı da fetih yoluyla ele geçirmiş olsa da yerelde ciddi bir taban oluşturabildi. Üstelik sahadan edindiğimiz bilgilere göre, IŞİD militanları ile yerel aileler arasında en az 750 evlilik gerçekleştiği söyleniyor. Yani, yabancı olarak gelse bile yerlileşti.

El Bab Operasyonu’nun zorlukları

Operasyonun süresi uzadı, şehit haberleri geliyor. El Bab’da neden hedefe ulaşılamıyor?

Cerablus’un bir günde, Çobanbey-Cerablus hattının yaklaşık 10 günde, sembolik önemi olan Dabık’ın uzun bir hazırlık evresinden sonra bir günden az bir çatışmayla ele geçirilmesi, El Bab’ta da aynısının olacağı beklentisini yarattı. Ancak bazı analizciler ve elbette sahada operasyonu yürüten yetkililer sürecin zorlu olacağını görebiliyordu.

IŞİD burada 2013’te örgütlenmeye başladı. Yerel ağlarını genişletti. Ciddi bir katılım sağladı. Nihayetinde diğer pek çok yerleşim yeri gibi El Bab’ı da fetih yoluyla ele geçirmiş olsa da yerelde ciddi bir taban oluşturabildi. Üstelik sahadan edindiğimiz bilgilere göre, IŞİD militanları ile yerel aileler arasında en az 750 evlilik gerçekleştiği söyleniyor.


Sahaya dair verilecek bazı bilgiler, operasyonun güçlüklerinin anlaşılmasına katkı sağlayabilir. El Bab’ın çevresinde altı noktada kuşatma var. Ancak kasabanın tamamı kuşatılmış değil. Güneyde Suriye ordusu çok yakında ve yeni bir çatışma tetiklenmemesi için iki taraf birbirine yaklaşmayı tercih etmiyor. Kasabanın doğusu ise açık. IŞİD isterse buradan çekilebilir. Şu ana kadar çok sayıda aileyi ve militanını bu yolla tahliye etti. Zaten IŞİD gibi bir örgüte karşı kasabayı tamamen kuşatma planı çok mantıklı da değil. Musul’da IŞİD’i tamamen kuşatan Irak ordusu ve milisler büyük zayiat verdi, ilerlemeleri durdu.

Kuşatmaya Ahrar El Şam ve Feylak Eş Şam gibi göreli büyük muhalif gruplar olduğu gibi küçük gruplar da katılıyor. Fatih Sultan Mehmet Tugayı ve Sultan Murat Tümeni gibi Türkmen gruplar da kuşatmanın parçası. Ancak düzensiz birliklerin savaşma kapasitesi eleştiriye açık. Çatışmanın sertleştiği durumlarda görevini yerine getirmeyen veya genel anlamda operasyonda çeşitli disiplinsiz davranışlar sergileyen gruplar var. Fatih Sultan Mehmet Tugayı ve Sultan Murat Tümeni hariç, disiplinsizlik bu gruplarda epey yaygın. Bu durum, Bab’dan önce de böyleydi Ancak çatışmanın sertleştiği yerlerde büyük soruna dönüşüyor. Bu nedenle operasyona katılan Türk askerlerinin sayısı gittikçe arttı. Şu anda diğer bölgelerdeki çatışmaların aksine Bab Operasyonu’nun sadece stratejik planlama ve özel operasyonları dışındaki kısımlarında da Türk askerinin sayısı arttı.

Operasyonu zorlaştıran diğer bir boyut, IŞİD’in yaptığı hazırlık. Sahadan gelen yeni bilgiler ışığında örgütün Bab’ı küçük bir Musul’a dönüştürdüğü anlaşılıyor. Meskun mahalde uygulanabilecek taktik opsiyonları “şaşırtıcı” bir yaratıcılıkla geliştirmeye devam ediyor. Her yerin tuzaklandığı ve tünellerle dolu olduğu biliniyor. Bu tuzak ve tünellerin etkisiz hale getirilmesi uzun, zahmetli ve riskli bir iş. Üstelik yeniden tuzaklamanın engellenmesi için de ayrı bir dikkat ve çaba gerekiyor. El Bab’ın içinde en az 300 kadar IŞİD militanı intihar savaşçısı kaldığı düşünülüyor. Çoğunluğu Arap olsa da aralarında Orta Asya ve Kafkasya’dan gelen militanlar da bulunuyor.

Hava desteği sadece Türk uçaklarından

Hava şartları diğer bir önemli faktör. Sis ve yağmur yoğun. Bu zırhlı araçların ilerleyişini, hatta hareketlerini dahi zorlaştırıyor. Bu da anti tank silahlarının çok kolay bulunabildiği bir bölgede TSK’nın işini güçleştiriyor. Hava desteği ise sadece Türk uçaklarından geliyor.

2014’te IŞİD ile mücadele edebilmek için kurulan ve daha sonra genişleyen Koalisyon Güçleri, IŞİD’e karşı Irak ve Suriye’de binlerce hava saldırısı düzenledi. Bu operasyonlar hâlâ sürüyor. Ancak El Bab’ı kaybetmesi halinde Suriye’nin doğusuna sıkışarak büyük darbe yiyecek IŞİD’e yönelik FKO’yu destekleyebilecek son Koalisyon Hava akını 8 Kasım 2016’da gerçekleşmiş. Kaldı ki, FKO’ya yakın bölgelerde gerçekleşen bu hava akınlarının çoğu TSK’yı ve muhalifleri desteklemek için değil, YPG’nin IŞİD karşısında ilerlemesini sağlamak için yapılmış. Bu verileri ABD Merkezi Kuvvetler Komutanlığı’nın web sitesinden elde etmek mümkün.[1] Resmi kayıtlara göre, çoğu YPG’nin IŞİD ile çatıştığı alanda olmak üzere FKO’nun cereyan ettiği Mare civarında düzenlenen ABD hava operasyonlarının sayısı Eylül’de 79, Ekim’de 54, Kasım’da ise 20. TSK’nın Bab’ı kuşatmaya başladığı tarih olan 13 Kasım’dan 5 gün önce ise civara yönelik hava akınları bitmiş. Oysa Kasım ve Aralık aylarında IŞİD’in saldırdığı Palmira’ya 29 hava akını düzenlenmiş. Yani, ABD’nin Bab operasyonuna hava desteği sağladığına dair hiçbir veri yok. Elbette, eğer varsa resmi kaynaklardan paylaşılmayan saldırıları bilmemiz imkansız.

[KAYNAK: CENTCOM]

Özet olarak, El Bab’ın ele geçirilmesi baştan beri zordu. Hava şartları, şehrin özgün demografik ve siyasi durumu, Özgur Suriye Ordusu bileşenlerinin özellikleri, TSK’ya müttefiklerinin desteği, IŞİD’in savaşma kapasitesi faktörler baştan itibaren operasyonu zor kılıyordu. Fakat, kamuoyuna pek de öyle gösterilmedi. Bu yanlış bir iletişim stratejisiydi. Şimdi de bir felaket tablosu çizmeye çalışanlar var. Bu da aynı derecede sorunlu. Bab’ın kontrolü ele geçirilmesi zor ama imkansız değil. Tahmin yapmak çok riskli. Yine de Ocak ayının ilk iki haftası içinde kasabanın IŞİD’in elinden alınması muhtemel. Ancak önemli olan sonrası.

Bab’dan sonra

Tüm askeri operasyonlar bir siyasi hedef için yapılır. Nihai siyasi hedefi ve çıkış stratejisi belli olmayan askeri operasyonların başarı kriterini tespit etmek ancak dar taktik adımların analiziyle mümkün olabilir. Bab’ın stratejik öneminin temel argümanları IŞİD’in Türkiye sınırından geri dönemeyecek şekilde temizlenmesi ve PKK/PYD kontrolünde birleşik bir bölgenin kurulmasının engellenmesiydi. Muhtemelen Bab kontrol altına alındığında bu hedeflere ulaşılmış olacak. Peki ya sonra?

El Bab’ı kaybetmesi halinde Suriye’nin doğusuna sıkışarak büyük darbe yiyecek IŞİD’e yönelik FKO’yu destekleyebilecek son Koalisyon Hava akını 8 Kasım 2016’da gerçekleşmiş. Kaldı ki, FKO’ya yakın bölgelerde gerçekleşen bu hava akınlarının çoğu TSK’yı ve muhalifleri desteklemek için değil, YPG’nin IŞİD karşısında ilerlemesini sağlamak için yapılmış.


El Bab Operasyonu, FKO’nun bir aşaması. Türkiye ise Suriye’deki yeni sürecin en önemli aktörlerinden birisi. Ateşkes sürecinin başlamasıyla birlikte, FKO’yu genel siyasi ve askeri denklemden, özetle ateşkesten bağımsız düşünmek mümkün mü?

Sahadaki faktörler ve bölgesel ilişkiler Bab sonrası için iki olasılığı mümkün kılıyor. YPG ile çatışma veya operasyonun askeri ayağının durmasıyla siyasi ve müzakere safhası başlayabilir. Eğer IŞİD’e yönelik Rakka’ya gidecek bir operasyon başlarsa, YPG ile Türkiye ve ÖSO arasında çatışma çıkması kaçınılmaz görülüyor. ABD destekli YPG’nin belkemiğini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri Bab’a ilerleyemeyince operasyonu durdurdu ve Rakka’nın batısından yeni bir cephe açtı. Amaç, hem Rakka’yı kuşatmak hem de Türkiye’nin Fırat Kalkanı Operasyonu’nda önünü kesmek. O yolda küçük bir yerleşim olan Et Tawra’ya ilerleyip oradan Tabka Havaalanı’na varmaya çalışıyorlar. Türkiye, Rakka’ya ilerlemek isterse,yolunun üzerinde Rusların aylardır aralıklarla bombaladığı Dayr Hafr, Jirah Havaüssü ve Tabka var. Sonrası, Rakka’nın kapıları.

Anlaşılan, Türkiye ve ABD’nin Rakka’ya ortak operasyon yapması mümkün değil. ABD, Türkiye’nin Rakka’ya ‘Birlikte operasyon yapalım’ talebinin yanıtını açıktan ve diplomatik bir üslupla değil, sahada yeni bir oldu bitti yaratarak veriyor. Üstelik Suriye ordusu da Dayr Hafr’a sadece birkaç kilometre uzaklıkta. Yani, Bab’dan sonra IŞİD ile mücadele bazı köy ve küçük yerleşim yerlerinin dışında büyük ölçüde duracak.

Türkiye, İran ve Rusya arasındaki mutabakat metni, PYD’nin Suriye’nin kuzeyindeki “demokratik federasyon” talebine izin vermiyor. Üstelik, Esad’ın söylemi de net. Dolayısıyla, El Bab, kontrol altına alındığında muhtemelen işin askeri boyutu en azından bir süre duraklayacak veyahut PYD’nin ABD’ye aşırı yakınlaşmasının bedelini Rusya ve İran’ın desteğini yitirerek ödeyecek ve Türkiye ile başta Munbiç olmak üzere karşı karşıya gelecek.


[1] Tablo, CENTCOM resmi web sitesindeki veriler derlenerek hazırlanmıştır.

Doç. Dr. Serhat Erkmen,

Ahi Evran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve 21.YY Türkiye Enstitüsü Ortadoğu ve Afrika Masası Başkanı. Ümit Özdağ ve Sedat Laçiner ile birlikte ‘Irak Krizi (2002-2003)’ kitabını derleyen Erkmen, 21. Yüzyılda Sosyal Bilimler Dergisi’nin editörlüğünü yürütüyor.

Twitter’dan takip edin: @serhaterkmen

Bir cevap yazın

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.